Osteopati hem felsefe, hem bilim hem de sanattır. Organizmanın hem sağlıklı hem de hasta durumdayken yapısı ve işlevi itibariyle bir bütün oluşturduğu felsefesine dayanır. Bilimsel yapısıyla biyoloji, kimya ve fiziğin yan dallarının yanı sıra hastalıkların önlenmesini, sağaltımını ve etkilerinin giderilmesini kapsar. Sanatıysa bu felsefe ve bilimin uygulanmasında yatar. (H. M. Wright, Perspectives in Osteopathic Medicine. Kirksville, College of Osteopathic Medicine, Kirksville 1976)
Osteopati ilk kez 1874 yılında Amerikalı bir doktor olan Andrew Taylor Still tarafından doğal terapi yöntemi olarak geliştirilmiş. Klasik tıbbın olanaklarının yetersizliğini görmüş yeni bir bütünlük amacı güden bir tedavi sistemini tanımlamıştır.
Osteopati, sadece ellerle uygulanan bütüncül bir tedavi yöntemidir. Osteopati, anatomi ve fizyoloji esasına dayanır. Vücutta her sistemin birbiriyle uyumlu çalışması gerekir. Bu sistemlerden birindeki aksaklık vücudun genel işleyişini aksatır. Bu da vücutta fonksiyon bozukluklarına neden olur. Bu fonksiyon bozuklukları sonucu ağrı ortaya çıkar. Vücuttaki problemi sadece ağrı olan bölgede aramaz. Ağrının kaynağını tespit ederek sorunu çözmeye çalışır. Vücudun kendi oto regülasyon sistemini aktif hale getirerek vücudun iyileşmesini sağlamak esasına dayanır.
Osteopati felsefesini diğer tıbbi disiplinlerden ayıran anahtar prensip, entegre bir şekilde işleyen tüm vücudun birlikte ve bütünlük içinde çalışmasından yola çıkar. Hareket etmeyen sistem patolojiktir. Eğer vücudun bir bölümünde kısıtlanma var ise vücudun geri kalanı da buna uyum göstererek denge sağlar. Bunun sonucu olarak enflamasyon, ağrı, tutulmalar ve diğer sağlık sorunlarına sebebiyet verir. Osteopati en az ağrı ile vücuda yardım ederek stresi azaltır ve daha geniş hareket kabiliyetini vücuda sağlayarak bu kısıtlanmış alanı serbest bırakarak vücudun kendini yeniden iyileştirmesini sağlar. Osteopatlar yumuşak dokunun esnetilmesi ,derin dokunma hissi, basıncı, mobilizasyon, eklem manüplasyonları gibi çok geniş hassas el teknikleri kullanırlar.
Ostepati; hareket sistemi(paryetal), visseral sistem (iç organ sistemleri), cranio-sacral sistem, fasialar (vücudun zarları), sinir sistemi ve dolaşım sistemi üzerinde çalışır.
Osteopatinin Kullanıldığı Hastalıklar
Bel, boyun, sırt ağrılarında ve fıtıklarında, Migren ve gerilim tipi baş ağrılarında, Skolyoz, kifoz gibi postür bozukluklarında, Ameliyat sonrası ağrı ve yapışıklıkların giderilmesinde, Stres ve sinirsel gerginlikler, Kronik yorgunlukta, Uyku bozukluklarında, Nevralji, Spor yaralanmalarında, Hormon bozukluklarının tedavisinde destekleyici olarak, Dolaşım sorunları rahatsızlıklarında, (kan ve lenfatik sistem), Hareket ve fonksiyon bozukluklarında, Yürüme, denge ve koordinasyon bozukluğunda, Fibromyalji sendromunda, Eklem sertliği, kireçlenme gibi artrozik değişikliklerde, Eklem blokajları, omurga ve costa blokajlarında, Kabızlık, ishal, idrar kaçırma, hazımsızlık, gaz, karın ağrısı, spastik kolon, pitozis ve hazım organlarının fonksiyon bozukluklarında destekleyici tedavi olarak visseral osteopati kullanılır.
Bebeklerde yutkunma, kusma, kafa şekil bozukluğunda cranio-sakral osteopati kullanılabilir.
Alerjik ve kronik hastalıklar, Akut ağrılar, Romatizmal hastalıklarda osteopati destekleyici tedavi olarak kullanılabilir.
VİSSERAL OSTEOPATİ
Visseral Osteopatide ; iç organlar ve etraflarındaki anatomik yapıların hareket kısıtlılıklarının muayene ve tedavisini içermektedir.
Organlar birbirleriyle ve kas-iskelet sistemiyle bağ dokular ile bağlantılıdır ve belli bir ritimde hareket halindedirler. İç organların hareketleri, ince, ritmik ve bilinçsiz hareketlerdir. Özellikle kalp ya da akciğer hareketleri kolaylıkla hissedilebilir. Bunların yanı sıra diğer iç organlarında hareketleri, örneğin bağırsak hareketleri, karaciğer, böbrek hareketi veya kan ve lenf akışı hissedilebilir. Bu hareketlerdeki küçük kısıtlamalar bile, organlarda dolaşımın bozulmasına ve dolayısıyla lokal veya genel bedensel rahatsızlıklara neden olabilmektedir. Organlardaki hareket kısıtlılıklarını ortaya çıkaran nedenlere bakacak olursak, öncelikle inflamasyona sebep olan süreçler, ameliyat nedbeleri, kötü beslenme ve yaşam alışkanlıkları gibi nedenler söz konusudur. Hareketlilik kaybı öncelikle ağrıya neden olmaz, ancak hastalıklar için verimli bir zemin oluşturabilir.
Bir osteopat'ın elleri, ayrıntılı anatomik bilgisi ve farklılaşmış özel pratik eğitimi sayesinde vücutta en ufak hareketleri hissedebilme, yorumlama ve tedavi edebilme yeteneğine sahiptir. Osteopat'ın amacı, fizyolojik doku gerginliklerini düzelterek, dolaşımın düzenlenmesini ve tüm organizmanın kendi içinde düzgün çalışmasını sağlamaktır.
PARYETAL OSTEOPATİ
Kas iskelet sisteminin tedavisinde kullanılır. Başka bir deyişle vücuttaki eklemler, kemikler, kaslar, bağlar ve tüm fasya gruplarının tedavisini kapsar. Kısıtlanmış veya kilitlenmiş eklemlerin fizyolojik hareket açıklığını düzelterek eklemlerin serbestleştirilmesine yardımcı olur. Uzun süreli hareketliliğin onarımı demek aynı zamanda eklemin çevresini saran dokuların tedavi edilmesi demektir. Tedavide Kas-Enerji Teknikleri,Spesifik Manipulasyon ve Mobilizasyonlar,Fasya teknikleri kullanılmaktadır. Paryetal osteopati sayesinde eklemlerdeki hareket kısıtlılıkları, kaslardaki tonus artışları, doku yapışıklıkları mobilize edilerek ağrısız ve vital fonksiyonları iyi çalışan bir doku rejenerasyonu sağlanmış olur. Osteopatlar, eklemlerdeki hareketliliği ve kanın eklem yerlerine akışını arttırarak eklem ve kaslardaki tutulmalar sonucu oluşan ağrının giderilmesini sağlarlar.
CRANİOSACRAL OSTEOPATİ
Craniosacral sistem, yüz ve başın da dahil olduğu, bütün vücutta var olduğu kabul edilen hareket ve ritim sistemidir. Bu ritimdeki değişiklikler hormonel sistem, İmmun sistem, Solunum ve Sinir sistemi ile yakından ilişkilidir.
Yüz ve kafatasında var olan eklemler bu hareketlere izin verirler. Beynin ritmi (atımı, yaklaşık dakikada 8-10 kez), kafada ve yüzde bulunan tüm kemiklerin mobilizasyonu. Craniosacral Osteopati beyni ve omurilik'i saran ve kuyruk sokumuna kadar devam eden duramater'in gerilmesi, gevşetilmesi ve mobilizasyonlarını kapsar.
Cranio-Sacral Sistemdeki bozukluklar Migren, Sırt ağrıları, İmmun sistem zayıflıkları gibi bozukluklarla kendini gösterebilmektedir.